10.06.2020

Bizi Şekillendiren Kültür: Sosyal ve Kültürel Antropolojiye Giriş


Yüz yılı aşkın zamandır “insan”ı bütüncül olarak ele alma iddiasında bulunan antropoloji, yeni bir sosyal bilim dalı olarak tarihteki yerini almış; zaman içinde kültürel olguların değişmesiyle kendisi de dönüşüme uğramış, alt disiplinlere ayrılmıştır. 


Bizi Şekillendiren Kültür – Sosyal ve Kültürel Antropolojiye Giriş kitabı da bu sosyal bilim alanını tanıtıcı bir metin olarak okuyucuya sunuyor.


Antropolojinin ortaya çıktığı koşullardan başlayarak diğer sosyal bilimlerle etkileşimini izleyen bu kitapta; kuramsal yaklaşımlar kadar antropolojinin; saha deneyimleri, araştırma yöntemleri, dil, iktisat, cinsiyet, aile, siyaset, hukuk, din ve sanat alanlarını değerlendirmesi de tartışılıyor. 


Aynı kalan ve/veya başkalaşan her şey kültürün alanına giriyorsa insana dair ortaklıklar ve farklılıklar da kültürel antropolojinin çalışma alanına giriyor demektir. Bu kitap; "bizi şekillendiren kültür"ü, "kültürü şekillendiren biz"i dahil ederek tartışıyor ve iki yönlü bir antropoloji çerçevesi çiziyor.



künyesi için tıklayınız

Ek Dergi (Dosya): Ruskin'in 19. Yüzyılın Fırtına Bulutu Üzerine




John Ruskin. Entelektüel saygınlığı T.S. Elliot’tan Gandhi’ye, Oscar Wilde’dan Tostoy’a pek çok halefinin iltifatıyla defaten teslim edilmiş; etkisi 19. yüzyıldan başlayarak tüm 20. yüzyıl boyunca sanat, mimari ve edebiyat gibi alanlarda eksilmeden kendisini hissettirmiş bir Victoria çağı düşünürü. Bir entelektüel. Pek çok alanda yazmış olmasına rağmen, düşünme ve yazma pratiği temel olarak sanat, doğa ve toplum arasındaki karmaşık ilişkiye odaklanmış parıltılı bir zekâ.
Ruskin’in 1884-1885 yıllarında Londra Enstitüsü’nde verdiği derslerin derlemesi olan ve VakıfBank Kültür Yayınları’nca ilk defa Türkçeye kazandırılarak geçtiğimiz Şubat ayında yayımlanan On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu, aynı minvalde, Sanayi Devrimi sonrası doğadaki değişimi sanatla ilişkisi içerisinde tetkik ve teşhis ediyor; bu yönüyle de devrim sonrası çevre sorunlarını ele alan ilk metinlerden biri olarak görülüyor. Ancak Ruskin’in kitap boyunca okuyucuyu kendisine hayran bırakan parıltısı, bir “ilk metin” ortaya koymasıyla sınırlanamayacak kadar derinlikli. O, neyi ortaya koyduğu kadar, bunu nasıl ortaya koyduğuyla da kendisine şapka çıkarttırıyor........yazının tamamı için