18.12.2010

Bir Baba Patron Profili*

Gel bakayım, yamacıma otur şöyle; benim yanımda olduğun takdirde ulaşacağın ihtişamı gör 13. katın yüksekliğinde. Dizlerinin dibinde koskocaman bir şehir; tüm ışıklarıyla sanki senin için parlıyor gibi. Ya da sen bu ihtişamdan öyle bir parlıyorsun ki, şehir senin aydınlığını yansıtıyor sanki... Gel bakalım tecrübesiz, toy yavru. Baban gibiyim ben senin... Anneler bile kızlarının kendilerinden daha çok istemezler yükselmesini. Bir tek babalar; bir tek babalarda gördüm ben, kendinden daha yüksek olsun yetiştirdikleri diye tüm dilekleri. Gel şöyle yamacıma tecrübesiz, toy yavru... Bir tek bana, seni destekleyen tek babana güvenmelisin bu 13 katlı binada. Buranın üstü zaten helikopter pisti; tek yol buradan geçiyor her nevi havalanmalara. Ancak tek bir şartım var benim; benim için satmayı öğrenmelisin tüm köleleri... Onlar zaten seni yüz üstü bırakmadı mı sen onları savunurken önceleri. Annen bile demiyor mu, kızım bu kadar çalışma diye... Ama seni bir tek ben anlıyorum ve destekliyorum, bu hırs dolu yürüyüşte. Bir tek patronun olmalı inandığın, ancak o zaman inanır sana o, sanırım şimdi anladın. Grup ve ekip de neymiş, onlar ne fitne fücur. Burada bir tek “birey” var; tek “biz” ise, bireyle benim aramdaki ittifak kadar. O ittifak ki, bir tek benimle “birey”in arasında vardır amaçsal ortaklık; yani, bir tek ikimizin amacı ortak; amaç iş üretiminde maksimum kazanç, başarı ve kurnazlık. Kafanı kullan yavru; özgür bir köle olman için bir tek “benim” kölem olman gerekiyor. Diğer köle kader ortaklarını satman ve ispiyonlaman icap ediyor. Kader ortaklarında hedefler birbiriyle çatışır; bir tek hedef ortaklığı ise sahibinle senin aranda yaşanır. Hedef belli çocuk; ben daha fazla iktidar ve söz sahipliği, daha fazla para ve ihtişam içinde yüzeceğim. Ben yüzdükçe, yediklerimin artıklarını sana da vereceğim. Malum, çok daha fazla para, demek daha fazla bok. Ben daha çok sıçtıkça, senin ödülün daha bir ağırlaşacak pahaca...

Bak, bu teklifi herkese yapmam ha; senin tecrübesizliğin içindeki yeteneği ben keşfettim çünkü bu 13 katlı binada. Hoş bu binanın dışında da keşfeden olmamış; şansına şükret ki, bu senin için bir dönüm noktası gibi hayatında parlamış. Çok tecrübeli bir yöneticiyim ben; senin gibi nice tecrübesiz gençlere güvenip yetiştirdim onları kendimden. Hepsi de benim kuklam oldu; e çünkü, ancak o zaman, şefkatli elim onları destekleyebiliyordu. Ancak o zaman onların arkasında durabiliyordum görünmeden; ama diğerleri bir tek sizleri görüyordu, arkanızda benim olduğumu her zaman bilerekten. Kimi zaman ise o kadar iyi bir kuklacı oluyordum ki, bazen unutuyorlardı görünüp kaçan gölgemi. Hem sende çok masum bir ifade var; böylelikle diğerlerinin benim gölgemi unutmaları daha kolay. Onlar sana bakacağım derken; biz senle ne güzel bir ikili oluruz bir bilsen. Ah bütün bunları bir görsen; ancak o zaman vaatlerimin gerçek olabileceğini anlayabilsen... Ah, tecrübesiz, toy yavru; birbirimiz için biz ne büyük birer hazineyiz, bir sezebilsen...

Benim oğlum ve kızım da senin geçtiğin yollardan geçti; kimi zaman ağladı, kimi zaman bağırdı ama, ama sonunda benim yoluma erdi. Ah, benim tecrübem kimsede yok yavru, bunu bir anlayabilsen. Eskiden, davası kızıla çalanlardandım ben; ama eskiler artık sevmez beni, mafyacılıkla itham ederekten. Ne zorluklar çektim ben bu günlere gelene kadar; ama en sonunda anladım ki, boyumuz Amerika’nın bizi ölçtüğü kadar. Bir de dönek diyorlar bana, ki ne hadlerine düşmüş; onlar sefil, onlar cahil, benim gücüm bu düşünceyle büyümüş. O zaman öyleydi be çocuk, biz ODTÜ’de okurken; ama şimdi “patron”um ben, öğrencilik anılarda kalırken.

Beş dakka önce seni işten kovdum diye hayıflanma yavru; gözdağı vermek içindi kendi borusunu öttürenlere; ama arada sen yandın; e maalesef ki, ben de senin tecrübesizliğinden yararlandım. Ama bak, pamuk gibi bir adamım ben; hem gördün nasıl da pıstılar birden, sen sinirden titrerken. Ne kadar eğlenceli bir görsen insanların umuduyla oynamak; hele de bir anlasan o oyunlar senin için nasıl da ihtişamlı bir sığınak. Dinle beni, bende daha söyleyecek çok söz var; ama sözlerimin önemi, ancak sen patronu “baba” gibi sevip sayana kadar.

Dedim ya, kovdum seni sanma sakın; yarın yeniden gel, ama iyice de bir düşün taşın. Bu sefer öğreneceksin her zaman beni korumayı; o saçma sapan değerlerine dönmeden “adam” gibi yaşamayı. Sen burayı okulla karıştırıyorsun, sakın ha; okulu unuttuğunda ancak mağlup olacaksın bu ihtişama. Ama seni eğitmem biraz zor olacak, çok dik başlısın; ama babalar ne için var zaten, dua et ki çok şanslısın. Unutma, o değerlerin senin karnını doyurmuyor; tokluk yolu ise unutma ki her zaman “baba”lardan geçiyor...


*cinnet.org'da yayımlanmıştır

2 yorum:

  1. Sevgili Serkan: Buradan sana mesaj attim mi hatırlayamıyorum, sanki attım da ulaşamadım diye hatırlıyorum. Atmamış olduğumu düşünerek: Nasılsın? Bir iletişim adresin falan var mı?

    YanıtlaSil